Big Mouth 2. Sezon / Sonundaa / Dizi Eleştirileri
Big Mouth’un yeni sezonu kısa süre önce Netflix’e eklendi.
Kısaca ‘’ilginç’’ olarak tanımlayacağım bu sezon üzerine elbette söyleyecek bir
iki sözüm var.
Şimdiden söylemeliyim
ki bu yazı bolca spoiler içeriyor olacak. Zaten Big Mouth izlememiş olsanız bu
yazıda işiniz ne? Yargılamıyor ve size Big Mouth hakkında yazdığım eleştiriyi
okumayı öneriyorum.
Hadi Başlayalım.
Bu sezona dair en
büyük eleştirimle başlamak istiyorum. Big Mouth bir komedi dizisi fakat bu
sezon ‘’komedi’’ hissettiğim üçüncü, belki de dördüncü temaydı. İçten bir
gülüşü o kadar az hissettim ki bu diziden sadece komedi bekliyor olsam ikinci
bölümden izlemeyi bırakır ve kısmen bir hata yapmış olurdum. Çünkü dürüst olmak
gerekirse Shame Wizard’ın rol çalmadığı bir iki bölüm dışında komedi son
bölümlere doğru giderek artıyor.
Peki dizide komedi
dışında neler vardı? Makul seviyede beden olumlama, sınırını aşmak üzere olan
–şükür ki aşmamış- depresyon, utanma, başkası adına utanma, bolca didaktizm ve
rahatsız edici dozda realite…
Bu sezonda özellikle
sinirimi bozan şey Big Mouth’un anlatım şeklinin değişmiş olduğunu hissetmem.
Eskiden Big Mouth dendiği an aklıma ‘’ergenliğin komik bir temsili’’ gelirdi.
Ama artık sadece ‘’ergenlik’’ geliyor zira birinci sezon Big Mouth ergenlik
hakkında pek çok şey anlatır ama bunu sınırları zorlarcasına komik yapardı
fakat bu sezon böyle değil. Eskiden kendi ergenliğimdeki travmatik olayları
bile gülerek hatırlarken bu sezon kendi yaşamadığım deneyimlerden bile korku
hissettim. Sık sık ‘’Neler oluyor burada?’’ gibi çıkışlarda bulundum.
Bunun dışında
karakterler konusunda hem mutlu eden hem de üzen değişiklikler fark ettim.
Missy artık daha özgün bir karakter ki bu güzel bir değişim. Dizide daha çok
yer alan Lola, Koç Steve ve diziye bu sezonda dahil olan Utanç Büyücüsü –umarım
diziye bir kez daha adım atmaz- fazlasıyla sinirimi bozdular. Tamam,
karakterlerin hepsini sevdirmek zorunda değiller, ben de sevmek zorunda değilim
ama sinir bozmak ve sevmemek arasında fark vardır. Umarım duygularımı istediğim
kadar açık anlatabilmişimdir.
Birazcık daha özele
inecek olursak: Erkekler şehri ve Kore kaplıcası mükemmel yerler. Ergenlikte
sınırları zorlayan vücudundan utanma, kendini beğenmeme, cinsellikle tanışma ve
korkma gibi konulara hem mizahi, hem didaktik açıdan başarılı bir dengeyle
değinilmesi Big Mouth gibi iyi bir yapımdan beklenecek kalitede.
Lola ve Andrew’ın
ilişkisi hem rahatsız edici hem de fazlasıyla komikti.
Koç Steve’i pek
sevmesem de okuldan ayrılması kalbimi burkmadı diyemem. Tüm olanlara rağmen
içimden bir ses Koç Steve’in geri döneceğini söylüyor.
Bunların yanında
Tyler ve Depresyon Kedisi diziye taze bir hava kattı ve umarım Tyler’ı daha çok
görebiliriz. Depresyon Kedisi’ni göreceğimizden zaten eminim.
Big Mouth’un ikinci sezonu ilk sezon kadar etkileyici olmasa
da gayet tatmin edici bir sezon, en azından ben tatmin oldum diyebilirim. Sezon
hakkındaki düşüncelerinizi yazmayı ihmal etmeyin.
Keyifli Seyirler.
Yorumlar
Yorum Gönder