Künefe Tadında / Ölümlü Dünya / Film Eleştirileri

-

 Ölümlü Dünya vizyona gireli 20 gün oluyor ve ben bu filmi bu kadar geç izlemiş olmanın pişmanlığını yaşıyorum.

 Bu yıl gerçekten komedi filmleri açısından Türk Sineması olarak güzel bir açılış yapmış olduğumuz bir yıl oldu. 2017 yılının son ayında çıkmış olmasına rağmen Aile Arasında bu listede yer almış başarılı filmlerimizden biri. Aile Arasında’nın yanı sıra çoğu kişinin aksine filmi izledikten sonra ‘’GORA da neymiş be’’ dediğim film Arif v 216 da bu listedeki bir başka film.

İki gün önce bu listeye benim için bir film daha eklenmiş oldu; filmi tahmin etmek zor olmasa gerek. O film tabii ki Ölümlü Dünya’dan başkası değildi.

 Aslında açık konuşmak gerekirse Ölümlü Dünya hakkında bir şey yazmayı planlamıyordum ama biraz düşününce filmin öyle köşeye atamayacağım bir film olduğunu fark ettim ve bir iki kelam etme kararı aldım.

 Nereden başlayacağım konusunda emin değilim ama klasik bir başlangıç yapıp oyunculuklardan bahsedeceğim.

 Ölümlü Dünya; Ahmet Mümtaz Taylan, Sarp Apak, Alper Kul, İrem Sak gibi tecrübeli ve hemen hemen hepimizin az çok tanıdığı oyuncuları bünyesinde bulundursa da bu oyuncuların yanı sıra, Feyyaz Yiğit Çakmak, Doğu Demirkol, Meltem Kaptan gibi  benim daha önce tanımadığım oyuncuları da kadrosunda bulunduruyor. Bunu özellikle belirtme ihtiyacı duydum çünkü bu benim çook hoşuma gitti. Yani yeni oyuncular tanımak ve bu yeni oyuncuların figüran yerine konmaması aksine tam bir başrol edasıyla oyunculuklarını sergilemesi beni çok mutlu etti. Bunun yanı sıra filmdeki her oyuncu tek kelimeyle mükemmel oynuyor. Zaten küçük bir kadro var ama bu kadro da cidden iyi iş çıkarmış gibi duruyor.

 Film tür olarak bir komedi filmi ve komedi filmi sıfatını hak ediyor. Espriler zekice düşünülmüş ve hikâyeye güzel yedirilmiş, tamam şunu kabul ediyorum beni diğer oo başarılı filmler kadar güldürmedi ama bazı sahnelerde çok çok güldüm ve cidden güzel komedi unsurları olduğunu hissettim. Benim gülmemiş, gülememiş olmam sizin için bir kıstas olmasın çünkü benim gülmediğim pek çok sahneye bulunduğum salondaki diğer insanlar kahkahalarla gülebildiler.

Komedi filmi adı altında sınıflandırsak da bu filme sadece komedi filmi demek haksızlık olur. Ölümlü Dünya aynı zamanda çok başarılı bir aksiyon filmiydi. Aksiyon sahneleri o kadar başarılıydı ki ben bazen film zamanla tamamen aksiyona dönüşecek sandım. Ama öyle olmadı, iyi ki öyle olmadı. Özellikle filmin ilk yarısından sonraki evde geçen aksiyon sahnesi benim böyle düşünmeme sebep oldu.

Komedi ve aksiyonun ikisinden de taviz verilmeden beyaz perdeye taşınması aslında büyük bir risk taşıyor çünkü bu iki türü yeterince iyi harmanlamadığınız takdirde çikolatalı kısır yapmış gibi olursunuz, ama şükür ki bu iki tema birbiri içinde güzel erimiş, birbirlerine karışmışlar. Sonuş olarak da künefe tadında bir film ortaya çıkmış.

Fark ettiyseniz filmi özetlemedim ve özetlemeyi de düşünmüyorum çünkü film benim için halen bir muamma. Filmde bir anda büyük bir gizemin içine atılıyorsunuz ve film boyunca bu gizem çok küçük dozlarda azalıyor. Ben gizem seven biri değilim ama şaşırtıcı bir şekilde hikâyenin kısmen yarım kalması, bilmediğimiz pek çok şeyin olması ve filmin bunları açıklığa kavuşturma çabasına girişmemesi hoşuma gitmedi değil.

Bu kadar övmeme rağmen elbette filmin hoşuma gitmeyen kısımları var; bazı sahneler, espriler çok gereksiz uzuyor. Cidden bazı bazı ‘’neden?’’ diye sordum ama bu en fazla iki bilemediniz üç kez oluyor o yüzden çok da abartılacak bir şey değil.

Diğer canımı sıkan olay ise filmin tekrar ediyor hissi uyandırması oldu. Yani en çok filmin ikinci kısmında gülmüş olsam da ikinci kısım sanki birinci kısmın devamı değil de aynısı gibiydi.

Bir başka konu da filmin çok az ilerlemesi oldu, bu şimdilik bir problem değil, ne zaman problem olur diye sorarsanız, filmin ikincisi çıkmadığı takdirde bu benim için büyük bir problem olabilir.

Sonuç olarak halen gitmediyseniz, kesinlikle gitmelisiniz. İzleyeceğiniz film gerçekten kaliteli ve size güzel birkaç saat sunabilen bir film.

IMDb puanı: 8,1/10

Çağlar Paksoy puanı: 6,8/10







Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

10 Adımda Daha Eğlenceli Dead Cells / Oyun Rehberleri

-
Resim
Uzun zamandır bu bloga yeni bir şeyler yazmıyorsam bunun sebebi Dead Cells’dir. Üç haftadan uzun süredir Dead Cells oynuyor ve başarısı karşısında büyüleniyorum.   Bu üç haftalık süreçte sık sık acaba Dead Cells ile ilgili eleştiri, tanıtım niteliğinde bir şeyler yazsam mı diye düşünsem de elim bir türlü kaleme gitmedi. Belki de cesaret etmedim.   Bugün ise uzun zamandır yapmak istediğim bir şeyi yapıp bir oyun rehberi hazırlayacağım. Böylece haftalarımı gömdüğüm Dead Cells ile ilgili bir içerik çıkarmış ama aynı zamanda yapmak istemediğim bir şeyden de kurtulmuş olacağım.   Hadi başlayalım.        1) Sabırlı Olun   Dead Cells keşfetmeye, deneme- yanılmaya, gelişmeye bağlı bir oyun. Emin olun oyundan aldığınız zevk oyunu ilk kez bitirdiğinizde değil, gerçekten geliştiğinizi ilk kez hissettiğinizde zirveye çıkacak.   Sabırsız, keşfetmekten haz duymayan, ölüp ölüp en baştan başlamaya katlanamayan biriyseniz Dead Cells ...
Devamı

Tatmin Olamadım / Circle / Film Eleştirileri

-
Resim
Gizem, gerilim, bilinmezlik temalarının özellikle sinemada işlenişine büyük bir sempati besliyorum. Böyle bir film izleyecek olmanın düşüncesi bile modumu bir anda yükseltiyor, kalbimin ritminin sıklaşmasına neden oluyor.   Bu tarz filmler kendimi en rahat sorguladığım ve insanın, insanlığın ne hallere gelebileceğini gözler önüne seren filmler. Eğer bir filmi izlediğimde "Böyle bir kaosun içinde olsam ben ne yapardım" diyorsam o film bu ritimlerin, mod yükselişlerinin sebebidir. Bu tarz filmlere Küp serisini, Labirent serisinin ilk filmini örnek verebilirim.   Yakın zamanda da tıpkı bu filmler gibi bir film tükettim. Üzülerek belirtiyorum ki film beklentilerimi yeterince karşılamadı.   Bahsettiğim film Netflix'de rastgele karşıma çıkmış olan Circle... Film neden orada olduklarını bilmediğimiz 50 insanın ölümcül şimşekler saçan bir kürenin etrafında uyanmasını ve aralarındaki kişilerin, diğerlerinin seçimlerine bağlı olacak şekilde iki dakikada bir haya...
Devamı

Zaman Hırsızları Arasında Bir Saat Çiçeği / Momo / Film ve Kitap Eleştirileri

-
Resim
Zaman kavramı her zaman aklımı kurcalayan bir kavram olmuştur. Zaman gerçekten nedir? Neden mutlu olduğumuzda veya sevdiğimiz bir şeyle uğraştığımızda zaman daha hızlı akıyormuş gibi hissediyoruz? Hayatımızın ne kadar kaldığını öğrensek ne yaparız? Gibi gibi…   Momo bu soruların hiçbirine yanıt vermiyor ama zaman temelinde kurulu; kimi zaman umut verici, kimi zaman ilgi çekici, kimi zaman da tüylerinizi ürpertecek gerilimlerle dolu başarılı bir hikâye sunuyor.   Momo çoğu kişi tarafından sadece bir kitap sanılsa da kitap aynı isimde 1986 yapımı, Bambi Ödüllü bir filme de sahip. Bu yazımda hem filmden hem de kitaptan bahsedeceğim…   Öncelikle şunu belirtmeliyim ki filmin ne yazık ki Türkçe hiçbir opsiyonu yok ama kitap ve film büyük ölçüde paralel ilerliyor, İngilizcesi de öyle çok çok ağır değil. Yani filmin altyazı veya dublajı olmaması gözünüzü korkutmasın ve sizi arkanıza yaslanıp seksen küsur dakikalık güzel bir film izlemekten alıkoymasın. ...
Devamı